13 Mart 2015 Cuma

Ygs ye Giricek arkadaşlara başarılar dileriz

Ygs ye giricek arkadaşlara başarılar dileriz. Son gece aklınızda sadece, ne olursa olsun ailenizin sizi sevdiği ve arkanızda oldukları düşüncesi olsun. Bu sınav ne bir son nede başlangıçtır sadece bu uzun hayatta kısa bir geçiştir. Unutmayın ki bazı başarısızlıklar aslında başarının önünü açan kapılardır.
Kendinize güvenin, elinizden geleni yapın herşey akışında gerçekleşecektir.

12 Mart 2015 Perşembe

Sosyal Anksiyete bozukluğu ( Sosyal Fobi )

Anksiyete, diğerleri tarafından eleştirilme, seyredilme ve yargılanma korkusundan kaynaklanır.

Sosyal fobisi olan kişi hata yaparak başkalarının önünde rezil olacağından veya utanç duyacağından korkar. Belki de korku sosyal beceri eksikliği veya başkalarının önünde yaşanan bir deneyimle kötüleşebilir, anksiyete patik atağa dönüşebilir. Korkunun bir sonucu olarak, kişi aşırı sıkıntı içinde bazı sosyal durumlara katlanır veya hepsinden kaçınabilir. Sosyal fobisi olanlar henüz gerçekleşmemiş olaylar nedeniyle günlerce hatta haftalarca korku çekerler. Sosyal fobisi olanların çoğu korkusunun yersiz olduğunu bile bile bunun üstesinden gelemez.
Sosyal durumlar ve diğerlerinin negatif fikirleri hakkında yanlış inançlara sahiptirler. Tedavi edilmeyen sosyal fobi kişinin okul, iş, sosyal aktiviteler ve ilişkiler de dahil olmak üzere günlük rutinini bozabilir. Topluluk önünde konuşmak gibi belirli durumlardan korkarlar. Fakat çoğunlukla tek korkuları yoktur, birçok sosyal durumdan rahatsız olurlar. Anksiyeteyi tetikleyen diğer durumlar şunlardır:

Başkalarının önünde yemek veya içmek
Başkalarının önünde çalışmak veya yazmak
Dikkatin odağı olmak
Buluşmak veya bir partiye gitmek gibi insanlarla etkileşime girmek
Toplulukta soru sormak veya rapor vermek
Umumi tuvaletleri kullanmak
Telefonda konuşmak
Sosyal anksiyete panik, obsesif-kompülsif bozukluk ve depresyon gibi diğer zihinsel rahatsızlıklarla bağlantılı olabilir. Gerçekten de çoğu insan doktora sosyal fobi belirtileri nedeniyle değil de diğer rahatsızlıklar yüzünden gider.

SOSYAL FOBİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Sosyal anksiyete rahatsızlığı olan çoğu insan bir şeylerin ters gittiğinin farkındadır, fakat bu hissi bir hastalık işareti olarak görmez. Belirtiler şunlardır:

Sosyal durumlara karşı yoğun anksiyete
Sosyal durumlardan kaçınma
Kafa karışıklığı, kalp çarpıntısı, terleme, titreme, yüz kızarması, kas gerilmesi, mide ekşimesi ve ishal gibi anksiyete belirtileri
Çocuklar ağlayarak, ebeveyne yapışarak veya öfke nöbetiyle anksiyetelerini ifade edebilirler.

SOSYAL ANKSİYETEYE NE SEBEP OLUR?

Bilinen tek bir sebebi yoktur. Araştırmacılar biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bu fobinin gelişiminde rol oynadığını ileri sürmektedir.

Biyolojik: Sosyal anksiyete serotonin dengesizliğiyle ilişkili olabilir. Serotonin bir nörotransmiterdir. Nörotransmiterler, sinir hücreleri arasındaki haberleşmeye yardımcı olan kimyasallardır. Eğer dengeleri bozulursa, bilgiler beyinde gerektiği gibi iletilmez. Bu da stresli durumlarda beynin reaksiyonunu değiştirebilir, örneğin anksiyeteye sebep olabilir. Sosyal anksiyete genetik de olabilir.
Psikolojik: Sosyal fobinin gelişimi geçmişte gerçekleşmiş utanç verici veya küçük düşürücü bir olay sonucu gerçekleşmiş olabilir.
Çevresel: Sosyal anksiyete bozukluğu olanlar başkalarının davranışlarının sonucunda başlarına geleni (örneğin; alay konusu olma gibi) gözlemleyerek bu fobiyi geliştirmiş olabilirler. Ayrıca ebeveynleri tarafından aşırı korunmuş çocuklar normal gelişim sürecinde öğrenilen bazı sosyal becerileri yeterince geliştiremeyebilirler.

SOSYAL FOBİ TANISI NASIL KONUR?

Eğer sosyal anksiyete belirtileri varsa, doktorunuz sorular sorarak tıbbi geçmişinizi değerlendirecek ve tam bir fiziksel muayene yapacaktır. Böylece herhangi bir fiziksel rahatsızlığın bu belirtilere sebep olup olmadığını anlayacaktır. Fiziksel bir rahatsızlık bulmadığı taktirde, sizi psikiyatrist veya psikoloğa yönlendirecektir. Psikiyatrist ve psikologlar özel olarak dizayn edilmiş testlerle anksiyetenizi değerlendirecektir. Tüm bunların sonucunda belirtilerinizin sosyal anksiyete rahatsızlığına uyup uymadığına karar vereceklerdir.

SOSYAL FOBİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Sosyal fobi, çoğunlukla doğru tedaviyle tamamen iyileştirilebilir bir rahatsızlıktır. En etkili tedavi bilişsel-davranış terapisidir. İlaç tedavisi de belirtilerin azalmasına sebep olarak bilişsel-davranış terapisini daha etkili hale getirebilir.
Bilişsel-davranış terapisi: Bu terapinin amacı kişinin düşüncelerini daha akılcı bir yere yönlendirmek ve daha önceden anksiyeteye sebep olmuş durumlardan kaçınmasını engellemeye yardımcı olmaktır. Kişinin anksiyete belirtilerini tetikleyen durumlara karşı farklı reaksiyon vermesini öğretir. Terapi sistematik duyarsızlaştırmayı veya korkulan duruma gerçek hayatta maruz kalmayı içerebilir. Sistematik duyarsızlaştırmada kişi ürkütücü durumu hayal eder ve korkularıyla güvenli ve rahat bir çevrede başa çıkmayı öğrenir (örneğin terapistin ofisi). Gerçek hayatta maruz kalmada ise; terapistin desteğiyle kişi aşamalı olarak kendisi için ürkütücü olan durumla karşı karşıya gelir.
Özsaygının ve sosyal becerilerin geliştirilmesi için danışmanlık ve nefes egzersizi gibi rahatlama teknikleri de sosyal fobiyle başa çıkmada kişiye yardımcı olabilir.

EN KORKUNÇ HASTALIKLAR

TAŞ ADAM SENDROMU (FİBRODYSPLASİA OSSİFİCANS PROGRESSİVA)

Vücuttaki yumuşak dokunun zamanla kemik yapısına dönüştüğü genetik bir hastalıktır. Kemikte bulunan ACVR1 geninin mutasyona uğraması sonucu oluşuyor. Bu hastalıkta vücuttaki kas ve dokular kemik yapıya dönüşüyor. Bu yapı tüm kas ve bağ dokusunu sardığı için hastalar bir süre sonra hareket edemez, oturup kalkalamaz duruma geliyor. Dünyada milyonda bir görülen FOP hastalığı, şu ana kadar 363 kişi olarak kayıtlara geçmiş. Türkiye’de bugüne kadar 9 kişide FOP hastalığı görülmüştür.

YÜRÜYEN ÖLÜ SENDROMU (COTARD’S DELUSİON)

Yürüyen ölü sendromu aslında fiziksel bir rahatsızlık değil. Hastalığa sahip kişiler kendilerini “zombi” zannediyorlar! Beyinlerinin olmadığını düşünen hastalar, ölü olduklarını düşünüyor ve yeme içme gibi insani ihtiyaçlarını karşılamayarak vakitlerini mezarlıkta geçiriyorlar! Beynin algı ve duyguları yöneten alanındaki fonksiyon bozukluğundan kaynaklandığı düşünülüyor. Hastalar kendi kişiliklerine ait her şeyi zihinlerinden silmiş olarak görünüyorlar.

SOĞUK ALERJİSİ (SOĞUK ÜRTİKERİ)

Soğuk havanın veya soğuk suyun tıpkı fıstık veya arı alerjisi gibi vücutta kızarıklık ve kabartılar yarattığı alerjik bir reaksyondur. Soğuk bir şey yenilip içildiğinde ağızda ve boğazda da şişlik meydana gelebilir ve ölümcül tehlikelere yol açabilir.

AĞAÇ ADAM SENDROMU (EPİDERMODYSPLASİA VERRUCİFORMİS) 

Vücutta büyüyen, köklerini deriye yerleştirip üst yüzeyde odunsu bir yapıyla büyüyen bir mantar hastalığıdır. Dev siğiller olarak vücuda yayılan bu hastalığın tıbben bir çaresi yok.

VAMPİR SENDROMU (XERODERMA PİGMENTOSUM)

Bu hastalığa sahip kişilerin derileri UV ışınlarına karşı ileri derecede hassastır. Bir kaç saat gün ışığı hatta florosan ışığına mağruz kalan hasta cilt kanseri olur. Genetik bir bozukluktan kaynaklandığı biliniyor ve tedavisi yok.

FİL HASTALIĞI

Lenf damarlarının tıkanarak iltihaplanmaya yol açması ve bunun sonucunda el, ayak ve üreme organlarında şişlikler oluşmaya başlar. Bir süre sonra derinin kalınlaşıp, gri bir renk almasından dolayı Fil Hastalığı denmiştir. Tropikal bölgelerde yaşayan sivrisineklerin lenflerde iltihaba yol açmasıyla oluşuyor.

Dünyanın En ilginç Takıntıları

Psikoloji bilimi çalışmalarına her geçen gün yeni bir çalışma ekliyor. Bu çalışmaların hepsi belki bu kadar ilgi çekmesede bazı çalışmalar var ki insanın hayretlere düşürüyorlar.
Bu çalışmalardan biri de takıntılarla ilgili yapılan çalışmadır.Şimdi sizler için listeleyeceğimiz bu  istem dışı olarak gerçekleşen takıntılar hiç de alışık olmadığımız türden takıntılar olup örnek vermek gerekirse, her şeyi harita gibi gören, birden fazla evlilik teklifi yapan ve kelimeleri tekrar etme gibi takıntılar şaşırtıyor…

İŞTE O TAKINTILAR…

TOURETTE SENDROMU: İstemsiz davranışlarda bulunma

Tourette Sendromu, aynı şekilde tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen kalıtsal bir rahatsızlık olarak biliniyor. Görülme sıklığı 10 binde 4-5 olurken, Tourette Sendromlu kişiler normal bir zekaya ve yaşam süresine sahip.

DOROMANİ: HEDİYE VERME TAKINTISI

Bütün insanlar hediye almaktan ve başkalarını mutlu etmekten zevk alır. Fakat bazı kişiler için hediye verme isteği, karşı konulamaz ve anormal bir dürtü olarak ortaya çıkıyor. Bu takıntıya sahip kişilerde hediye verme isteği bir başkasını mutlu etme ya da iyilik yapma isteği olarak görülmüyor. Doromani, kişilerin finansal durumları yeterli olmasa bile hediye alma isteğine karşı koyamadığı için kredi çekmesine, borca girmesine hatta bazı durumlarda haciz tehlikesiyle karşılaşmasına sebep oluyor.

ABOULOMANİ: PATOLOJİK KARARSIZLIK

Günlük hayatımızda ara sıra belirli konularda kararsızlık yaşamak normal bir davranış olarak görülür. Fakat bazı kişiler en ufak konularda bile karar verme sürecinde büyük sıkıntı yaşıyor. Aboulomani, kişinin herhangi bir konuda karar verme iradesinin olmaması olarak tanımlanıyor.

ABLUTOMANİ: YIKANMA TAKINTISI

Arkadaşlarınızdan birinin kısa aralıklarla sürekli olarak ellerini yıkama alışkanlığı olduğunu hiç fark ettiniz mi? Dışarı çıktıktan ya da tuvaleti kullandıktan sonra el yıkamak normal davranışlardan biri, fakat bazı insanlarda bu alışkanlık herhangi bir objeye dokunduktan sonra kaçınılmaz bir şekilde el yıkama isteği duymak olarak da görülebiliyor. Ablutomani rahatsızlığı olan kişiler sürekli kire ve mikroba maruz kaldıklarına inandıkları için el yıkamak için takıntı derecesinde bir istek duyuyorlar. Bu takıntıya sahip kişilerde çoğunlukla diğer akıl hastalıklarına da rastlanabiliyor. Çocuklarda görülen şizofreninin karakteristik özellikleri arasında Ablutomani takıntısı da görülüyor.

TRİKOTİLOMANİ: SAÇ ÇEKME TAKINTISI

Trikotilomani rahatsızlığı olan kişiler, kendilerine saçlarını çekerek zarar vermek için karşı konulamaz bir istek duyuyor. Bu kişiler saçları haricinde vücutlarında kaşları, kirpikleri, sakalları gibi vücutlarındaki diğer kılları da çekme isteği duyuyor. Bu takıntı çoğunlukla vücutta kolay fark edilebilir kelliklere yol açıyor.

ENOSİMANİ: SÜREKLİ OLARAK GÜNAH İŞLEDİĞİNİ DÜŞÜNME TAKINTISI

Devamlı günah işlediğine inanan kişilerin yaşadığı bu takıntı, eleştirilme korkusu olarak da tanımlanabiliyor. Bu kişilerde genellikle, nefes tıkanıklığı, hızlı nefes alıp verme, kalp ritmi bozukluğu, aşırı terleme, mide bulantısı ve endişe gibi semptomlar görülüyor.

DEMONOMANİ: KÖTÜ RUHLAR TARAFINDAN ELE GEÇİRİLDİĞİNE İNANMA TAKINTISI

Günümüzde kötü ruhlar tarafından ele geçirilen insanların yaşadıklarını anlatan birçok korku filmi ve kitap var. Bu tarz filmleri çok fazla izleyen insanlar, doğal olarak şeytana ve kötü ruhlara karşı korku duymaya başlıyor. Bu korkuları aşırı gelişen insanlar kötü ruhlar tarafından ele geçirilme fikrini takıntı haline getirmeye başlıyor. Demonomani kişinin şeytan tarafından ele geçirildiğine inanması olarak tanımlanıyor. Bu takıntıya sahip kişiler ruhunun ele geçirildiğine gerçekten inandığı için davranışlarında değişiklikler gözleniyor.

KLİNOMANİ: YATAKTAN ÇIKMAMA TAKINTISI

Soğuk ve kasvetli günlerde uzun saatler boyunca yatakta kalmak istemek çok yaygın ve doğal bir durum. Fakat Klinomani rahatsızlığı olan kişiler için özellikle yağmurlu ve karlı günlerde yataktan çıkmak tamamen bir işkence hissi yaratabilir. Bu kişiler günler boyunca yatakta kalabilirler. Klinomani, Yunanca da uyuma takıntısı anlamına geliyor. Bu kişiler yataklarına, yastıklarına ve yorganlarına aşırı bir sevgi besliyor.

ONOMATOMANİ: BELİRLİ KELİMELERİ TEKRAR ETME TAKINTISI

Bu takıntı kişinin belirli kelimelere özel bir ilgi duyması ve sürekli tekrar etmek için karşı konulamaz bir istek duyması olarak tanımlanıyor.

GAMOMANİ: EVLENME TEKLİF ETME TAKINTISI

Gamomani, insanlara sürekli olarak evlenme teklifi etme isteği duymak olarak tanımlanıyor. Bu takıntıya sahip olan insanlar genellikle kısa süre zarfında farklı insanlara dikkat çekici evlenme tekliflerinde bulunuyor ve bu davranış genellikle poligami ile sonuçlanıyor.

CARTACOETHES: HER YERDE HARİTA GÖRME TAKINTISI

İnsan beyni birçok yerde yüz şekli görmek için doğal olarak koşullanmıştır. Fakat bu koşullanma bazı insanlarda sürekli olarak harita şekli gördüğünü düşünme olarak ortaya çıkabilir. Bu kişiler genellikle yemeklerinin şeklinin bir haritayı andırdığına inanır ve baktıkları her yerde özel olarak harita motifleri ararlar.

Kaygı ve Korkular Cinsel Hayatınızı Bitirmesin

Seksin hoş bir deneyim olması gerekir, fakat eğer seksüel performans anksiyeteniz varsa, partnerinizleyken seksi hissetmeniz ve yakınlaşmanız çok zordur. Eğer sürekli şöyle düşünüyorsanız: “Doğru mu yapıyorum?”, “Partnerim bundan hoşlanıyor mu?”, “Şişman mı gözüküyorum?”, seksten zevk alamayacak kadar kendinizi meşgul ediyorsunuz demektir.
Sürekli görünüşünüz ve yataktaki performansınız hakkında dertlenmek, seksi stresli ve sinir bozucu hale getirir. Hatta seksten kaçınmanıza bile sebep olabilir.
Seks fiziksel bir reaksiyondan daha fazlasıdır. Uyarım emosyonlarınıza da bağlıdır. Eğer zihniniz sekse odaklanamayacak kadar stres yüklüyse, bedeniniz de heyecanlanamaz.

Birçok farklı türde kaygı seksüel performans anksiyetesine sebep olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır:

-Yatakta başarılı olamama ve partnerini tatmin edememe korkusu
-Kilolu olma hakkındaki endişeler dahil olmak üzere, zayıf beden imajı
-İlişkideki zorluklar
-Erkeklerdeki penis boyunun uygun ölçülerde olmama endişesi
-Erkeklerde erken boşalma veya orgazma geç ulaşma endişesi
-Kadınlarda orgazm olamama veya seksten zevk almama anksiyetesi

Bu anksiyeteler bedeninizin “savaş veya kaç” diye adlandırılan bir reaksiyonu ateşlemesine sebep olur. Epinefrin ve norepinefrin gibi stres hormonları esasen vücudunuzu koşmaya ve bir tehlikeyle karşı karşıya gelmeye hazırlayan bir dizi reaksiyon olarak salınır. Elbette ki partneriniz bir tehdit değildir, bu yüzden bu reaksiyon yakınlaşmanızda ters tepkiye sebep olur.

SEKSÜEL PERFORMANS ANKSİYETESİ SEMPTOMLARI

Zihin durumunuzun tahrik olmanız üzerinde büyük bir etkisi vardır. Cinsel açıdan çekici olduğunu düşündüğünüz biriyle bile olsanız, partnerinizi memnun edip edemeyeceğiniz hakkında endişelenmeniz, bunu imkânsız hale getirir.
Erkeklerde stres hormonlarının etkilerinden biri de kan damarlarının büzülmesidir. Penise giden az kan ereksiyonu zorlaştırır. Hatta bazı erkekler seksüel performans anksiyetesiyle başa çıksalar bile erekte olmakta zorlanırlar.
Seksüel performans anksiyetesi kadınlarda erkeklerde olduğu kadar sık görülmez, fakat kadınlarda da uyarımı etkileyebilir. Anksiyete kadının cinsel ilişkiye girmesini zorlaştıracak kadar kuruluğa sebep olabilir ve fiziksel arzuyu köreltebilir.
Anksiyete hem kadının hem de erkeğin arzusunu söndürebilir. Performansınız hakkında endişelenirken, yatakta yaptığınız şeye konsantre olamazsınız. Dikkati dağılmış sevgili ihmalkar sevgilidir, bu da sizi daha da başarısız yapar. Uyarım gerçekleşse bile, orgazm gerçekleşemez.
Seksüel performans anksiyetesi bir kısır döngüye dönüşebilir. O kadar endişelenirsiniz ki başarısız olursunuz, bu da daha fazla anksiyeteye yol açar.

SEKSÜEL PERFORMANS ANKSİYETESİNİN ÜSTESİNDEN GELMEK

Eğer seksüel performans anksiyeteniz varsa bir doktora görünün seksle ilgili rahatça konuşabileceğiniz biri olsun. Doktor sizi muayene ederek ve bazı testler yaparak sebebin tıbbi veya ilaçla ilgili bir şey olup olmadığına bakacaktır. Bundan sonra doktorunuz seks geçmişinizle ilgili sorular soracaktır, bu anksiyetenin ne kadar zamandır sürdüğünü ve seksle aranıza giren düşüncelerin neler olduğunu irdeleyecektir.

İlaçlar ve diğer tedaviler fiziksel sebeplerden dolayı oluşan iktidarsızlık problemini iyileştirir. Eğer ortada tıbbi bir durum yoksa aşağıdaki yaklaşımlardan birini önerebilir:

-Terapistle görüşün. Cinsel problemlerin tedavisinde uzmanlaşmış bir terapistten randevu alın. Terapi kendi cinselliğinizle daha rahat olmanızı öğretir ve seksüel performans anksiyetesine sebep olan meseleleri anlamanıza ve daha sonra bunları azaltmanıza veya elemenize yardımcı olur. Erken boşalma problemi olan erkekler, örneğin, boşalma üzerinde daha iyi kontrol sağlayabilecekleri bazı teknikleri deneyebilirler.

-Partnerinize karşı açık olun. Anksiyeteniz hakkında partnerinizle konuşmak bazı endişelerinizin azalmasına yardımcı olur. Beraberce bir çözüme ulaşmaya çalışmak, sizin bir çift olarak yakınlaşmanızı sağlar ve cinsel ilişkinizi geliştirir.

-Başka yollarla yakınlaşın. Tam olarak seks yapmadan yakınlaşmanın başka yolları da vardır. Partnerinize masaj yapın veya beraber sıcak bir banyo yapın. Birbirinize sırayla hoşa gidecek ve özdoyuma ulaşacak şekilde dokunun, böylelikle her zaman cinsel başarı baskısı altında kalmazsınız.

-Egzersiz yapın. Egzersiz yaparak sadece bedeninizden hoşnut kalmayacaksınız, aynı zamanda yataktaki gücünüz de artacaktır.

-Dikkatinizi başka yöne çevirin. Sevişirken romantik bir müzik veya seksi bir film koyun. Sizi tahrik eden bir şey düşünün. Zihninizi cinsel performansınızdan uzaklaştırmak, heyecanlanmanızı engelleyen endişelerinizi ortadan kaldırabilir.

Son olarak, kendinizi zorlamayın, görünüşünüz ve yataktaki becerileriniz yüzünden kendinizi cezalandırmayın. Seksüel performans anksiyetesi için yardım alın ki, sağlıklı ve zevkli bir cinsel hayatınız olsun.


10 Mart 2015 Salı

Şekere İyi Gelen Yiyecekler

Şeker hastalığı, kandaki şeker seviyesinin yüksek düzeylerde olmasına yol açan kronik bir hastalıktır ve genellikle beslenmenin düzenlenmesi ile kan şekeri dengesi sağlanabilmektedir. Uygun bir beslenme sadece hastalığın belirtilerini hafifletmekle kalmaz, ilerlemesini ve daha ciddi komplikasyonlara yol açmasını engeller. Uzun süre tedavi edilmeyen şeker hastalığının yol açabileceği diğer hastalıklar arasında kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, gözlerin bozulması ve işitme kaybı bulunmaktadır. Sizin sağlık koşullarınıza en uygun diyet ancak doktorunuz tarafından belirlenebilir ancak şeker seviyesini düşürdüğü bilinen bazı gıdaları tüketerek tedavi sürecini hızlandırabilirsiniz.

Şeker ve Beslenme

Bakliyat:
 Fasulye, bezelye ve mercimek gibi baklagiller yüksek oranda suda çözünen besin lifi içerir ve glisemik indeksleri düşüktür. Besin lifi içeren yiyecekler şekerin kana karışma sürecini yavaşlatır ve kan şekeri kontrolüne yardımcı olur. Lif aynı zamanda besinlerden gelen kolesterol emilimini yavaşlatarak kalp hastalıkları riskini düşürmektedir. 2001 yılında yapılan ve “Nutrition Reviews” adlı bilimsel dergide yayınlanan araştırmaya göre 6 hafta boyunca günde ortalama 25 gram besin lifi tüketen tip 2 diyabet hastaların şeker ve kolesterol seviyelerinde, besin lifi tüketmeyen hastalara oranla önemli iyileşmeler kaydedilmiş.

Tahıllar:
 İşlenmemiş kepekli tahılların glisemik indeksi düşüktür ve vücut tarafından işlenmesi zamana yayılarak kan şekerinde ani dalgalanmalara yol açmadan enerjiye dönüştürülür. Kepekli makarna, tam tahıllı çavdar ekmeği ve kepekli tahıllar kan şekerini sabit tutarken yüksek glisemik indekse sahip olan rafine edilmiş tahıllar kan şekerinde ani yükselmelere neden olabilir.

Omega 3 Yağ Asitleri:
 Omega 3 yağ asitleri özellikle şeker hastalığı nedeniyle oluşabilecek kalp ve damar rahatsızlıklarını engellemek için önemlidir. Bu esansiyel yağ asitleri vücut tarafından üretilmediği için tüketilen gıdalar yoluyla alınmalıdır. Keten tohumu ve ceviz dışında tuzlu su balıkları yiyerek yeterli miktarda omega 3 yağ asidi alabilirsiniz.

Tarçın:
 Yemeklerinizde ekstra tat için kullanabileceğiniz tarçının şekere etkileri hakkında 2003 yılında yapılan ve “Diabetes Care” dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre 1-6 gram arası tarçın tüketmek kan şekeri dışında kolesterol ve yağ oranını da düşürüyor ve tip 2 diyabet hastalarında kalp krizi riskini azaltıyor.

Sebze ve Meyve: 
Mineral, vitamin bakımından zengin olan sebze ve meyveler aynı zamanda lifli yapılarıyla kan şekerinin sabit kalmasına yardımcı olur. İçerdikleri antioksidanlarla bağışıklık sistemini de geliştiren sebzeler ve meyveler arasında lahana, karalahana, portakal, ıhlamur, limon, şalgam, brokoli, turp, ıspanak, greyfurt, çilek ve böğürtlen ilk sıralarda gelmektedir. Şekeri olanların yağ, tuz veya sos eklenmiş sebzeleri, yüksek oranda sodyum içeren konserve sebzeleri ve turşu tüketmeleri önerilmez.

Yağsız Et:
 Daha az miktarda doymuş yağ içeren yağsız et kolesterol düzeyini düşük tutmak için idealdir ve bol miktarda protein içerir. Ringa, somon, sardalye, alabalık, ton balığı, karides, derisiz tavuk ve hindi gibi etlerden vücudunuzun ihtiyaç duyduğu proteini alabilir ve kalp hastalıkları riskini azaltabilirsiniz. Eti pişirirken kızartma yerine haşlama yöntemini kullanın.

Zeytinyağı: 
İyi kolesterolü yükselten ve damar tıkanıklığına karşı koruma sağlayan zeytinyağını yemeklik yağ olarak kullanabilirsiniz. Zeytinyağı insülin direncini azaltarak kan şekerini sabit tutmaya yardımcı olur.

Şeker Hastaları Diyabet Tatlı Tarifleri

  Şeker hastalarına özel bir yazımızla daha karşımızdayız. Bugünkü ağırlıklı konumuz şeker hastalarına özel yiyecekler, tatlılar, şekere iyi gelen yiyecekler ve kolayca hazırlanabilecek yemekler.
Bildiğiniz üzere şeker hastalarının en çok kaçınması gereken besinlerden biri pirinç. Şeker hastası bulunan bir evin mutfağına pirinç girmemelidir. Peki şeker hastaları hiç pilav yemeyecekler mi? tabiikide yiyecekler fakat pirinç pilavı değil. Bulgur pilavı, arpa şehriye pilavı yiyebilirler. Hem kalorisi daha düşüktür hemde dozunda yendiğinde şekeri çıkartıcı etkisi yoktur.

Şekeri dengelemeye yardımcı olan bir diğer besin tarçındır. Çubuk tarcını sıcak suyun içerisinde 5 dakika demleyip içebileceğiniz gibi, 1 yemek kaşığı toz tarçını  bir kase yogurtla karıştırarakta tüketebilirsiniz. Tarçın yoğurt karışımını öğlen yemeğinden önce tüketmenizi öneririm.

Canınız baklava çekiyor ama şerbetinde şeker olduğu için yiyemiyorsunuz.. Büyük marketlerde diyet baklava bulanilirsiniz lakin içinde şeker vardır diye düşünüp güvenmiyorsanız evde kendi baklavanızı yapıp şerbetini diyabetik şekerinizden yapabilirsiniz.
Baklava gibi bir çok şerbetli tatlıyı evde şerbetini kendi şekerinizden yapmanız şartı ile yiyebilirsiniz. Şeker hastalarının yiyebileceği yiyeceklerden bugünlük bu kadar ilerleyen günlerde yeni önerilerle burada olacağız. Sağlıcakla kalınız.