12 Mart 2015 Perşembe

EN KORKUNÇ HASTALIKLAR

TAŞ ADAM SENDROMU (FİBRODYSPLASİA OSSİFİCANS PROGRESSİVA)

Vücuttaki yumuşak dokunun zamanla kemik yapısına dönüştüğü genetik bir hastalıktır. Kemikte bulunan ACVR1 geninin mutasyona uğraması sonucu oluşuyor. Bu hastalıkta vücuttaki kas ve dokular kemik yapıya dönüşüyor. Bu yapı tüm kas ve bağ dokusunu sardığı için hastalar bir süre sonra hareket edemez, oturup kalkalamaz duruma geliyor. Dünyada milyonda bir görülen FOP hastalığı, şu ana kadar 363 kişi olarak kayıtlara geçmiş. Türkiye’de bugüne kadar 9 kişide FOP hastalığı görülmüştür.

YÜRÜYEN ÖLÜ SENDROMU (COTARD’S DELUSİON)

Yürüyen ölü sendromu aslında fiziksel bir rahatsızlık değil. Hastalığa sahip kişiler kendilerini “zombi” zannediyorlar! Beyinlerinin olmadığını düşünen hastalar, ölü olduklarını düşünüyor ve yeme içme gibi insani ihtiyaçlarını karşılamayarak vakitlerini mezarlıkta geçiriyorlar! Beynin algı ve duyguları yöneten alanındaki fonksiyon bozukluğundan kaynaklandığı düşünülüyor. Hastalar kendi kişiliklerine ait her şeyi zihinlerinden silmiş olarak görünüyorlar.

SOĞUK ALERJİSİ (SOĞUK ÜRTİKERİ)

Soğuk havanın veya soğuk suyun tıpkı fıstık veya arı alerjisi gibi vücutta kızarıklık ve kabartılar yarattığı alerjik bir reaksyondur. Soğuk bir şey yenilip içildiğinde ağızda ve boğazda da şişlik meydana gelebilir ve ölümcül tehlikelere yol açabilir.

AĞAÇ ADAM SENDROMU (EPİDERMODYSPLASİA VERRUCİFORMİS) 

Vücutta büyüyen, köklerini deriye yerleştirip üst yüzeyde odunsu bir yapıyla büyüyen bir mantar hastalığıdır. Dev siğiller olarak vücuda yayılan bu hastalığın tıbben bir çaresi yok.

VAMPİR SENDROMU (XERODERMA PİGMENTOSUM)

Bu hastalığa sahip kişilerin derileri UV ışınlarına karşı ileri derecede hassastır. Bir kaç saat gün ışığı hatta florosan ışığına mağruz kalan hasta cilt kanseri olur. Genetik bir bozukluktan kaynaklandığı biliniyor ve tedavisi yok.

FİL HASTALIĞI

Lenf damarlarının tıkanarak iltihaplanmaya yol açması ve bunun sonucunda el, ayak ve üreme organlarında şişlikler oluşmaya başlar. Bir süre sonra derinin kalınlaşıp, gri bir renk almasından dolayı Fil Hastalığı denmiştir. Tropikal bölgelerde yaşayan sivrisineklerin lenflerde iltihaba yol açmasıyla oluşuyor.

Dünyanın En ilginç Takıntıları

Psikoloji bilimi çalışmalarına her geçen gün yeni bir çalışma ekliyor. Bu çalışmaların hepsi belki bu kadar ilgi çekmesede bazı çalışmalar var ki insanın hayretlere düşürüyorlar.
Bu çalışmalardan biri de takıntılarla ilgili yapılan çalışmadır.Şimdi sizler için listeleyeceğimiz bu  istem dışı olarak gerçekleşen takıntılar hiç de alışık olmadığımız türden takıntılar olup örnek vermek gerekirse, her şeyi harita gibi gören, birden fazla evlilik teklifi yapan ve kelimeleri tekrar etme gibi takıntılar şaşırtıyor…

İŞTE O TAKINTILAR…

TOURETTE SENDROMU: İstemsiz davranışlarda bulunma

Tourette Sendromu, aynı şekilde tekrar tekrar meydana gelen istemsiz, hızlı, ani hareketler veya sesler içeren tiklerle karakterize edilen kalıtsal bir rahatsızlık olarak biliniyor. Görülme sıklığı 10 binde 4-5 olurken, Tourette Sendromlu kişiler normal bir zekaya ve yaşam süresine sahip.

DOROMANİ: HEDİYE VERME TAKINTISI

Bütün insanlar hediye almaktan ve başkalarını mutlu etmekten zevk alır. Fakat bazı kişiler için hediye verme isteği, karşı konulamaz ve anormal bir dürtü olarak ortaya çıkıyor. Bu takıntıya sahip kişilerde hediye verme isteği bir başkasını mutlu etme ya da iyilik yapma isteği olarak görülmüyor. Doromani, kişilerin finansal durumları yeterli olmasa bile hediye alma isteğine karşı koyamadığı için kredi çekmesine, borca girmesine hatta bazı durumlarda haciz tehlikesiyle karşılaşmasına sebep oluyor.

ABOULOMANİ: PATOLOJİK KARARSIZLIK

Günlük hayatımızda ara sıra belirli konularda kararsızlık yaşamak normal bir davranış olarak görülür. Fakat bazı kişiler en ufak konularda bile karar verme sürecinde büyük sıkıntı yaşıyor. Aboulomani, kişinin herhangi bir konuda karar verme iradesinin olmaması olarak tanımlanıyor.

ABLUTOMANİ: YIKANMA TAKINTISI

Arkadaşlarınızdan birinin kısa aralıklarla sürekli olarak ellerini yıkama alışkanlığı olduğunu hiç fark ettiniz mi? Dışarı çıktıktan ya da tuvaleti kullandıktan sonra el yıkamak normal davranışlardan biri, fakat bazı insanlarda bu alışkanlık herhangi bir objeye dokunduktan sonra kaçınılmaz bir şekilde el yıkama isteği duymak olarak da görülebiliyor. Ablutomani rahatsızlığı olan kişiler sürekli kire ve mikroba maruz kaldıklarına inandıkları için el yıkamak için takıntı derecesinde bir istek duyuyorlar. Bu takıntıya sahip kişilerde çoğunlukla diğer akıl hastalıklarına da rastlanabiliyor. Çocuklarda görülen şizofreninin karakteristik özellikleri arasında Ablutomani takıntısı da görülüyor.

TRİKOTİLOMANİ: SAÇ ÇEKME TAKINTISI

Trikotilomani rahatsızlığı olan kişiler, kendilerine saçlarını çekerek zarar vermek için karşı konulamaz bir istek duyuyor. Bu kişiler saçları haricinde vücutlarında kaşları, kirpikleri, sakalları gibi vücutlarındaki diğer kılları da çekme isteği duyuyor. Bu takıntı çoğunlukla vücutta kolay fark edilebilir kelliklere yol açıyor.

ENOSİMANİ: SÜREKLİ OLARAK GÜNAH İŞLEDİĞİNİ DÜŞÜNME TAKINTISI

Devamlı günah işlediğine inanan kişilerin yaşadığı bu takıntı, eleştirilme korkusu olarak da tanımlanabiliyor. Bu kişilerde genellikle, nefes tıkanıklığı, hızlı nefes alıp verme, kalp ritmi bozukluğu, aşırı terleme, mide bulantısı ve endişe gibi semptomlar görülüyor.

DEMONOMANİ: KÖTÜ RUHLAR TARAFINDAN ELE GEÇİRİLDİĞİNE İNANMA TAKINTISI

Günümüzde kötü ruhlar tarafından ele geçirilen insanların yaşadıklarını anlatan birçok korku filmi ve kitap var. Bu tarz filmleri çok fazla izleyen insanlar, doğal olarak şeytana ve kötü ruhlara karşı korku duymaya başlıyor. Bu korkuları aşırı gelişen insanlar kötü ruhlar tarafından ele geçirilme fikrini takıntı haline getirmeye başlıyor. Demonomani kişinin şeytan tarafından ele geçirildiğine inanması olarak tanımlanıyor. Bu takıntıya sahip kişiler ruhunun ele geçirildiğine gerçekten inandığı için davranışlarında değişiklikler gözleniyor.

KLİNOMANİ: YATAKTAN ÇIKMAMA TAKINTISI

Soğuk ve kasvetli günlerde uzun saatler boyunca yatakta kalmak istemek çok yaygın ve doğal bir durum. Fakat Klinomani rahatsızlığı olan kişiler için özellikle yağmurlu ve karlı günlerde yataktan çıkmak tamamen bir işkence hissi yaratabilir. Bu kişiler günler boyunca yatakta kalabilirler. Klinomani, Yunanca da uyuma takıntısı anlamına geliyor. Bu kişiler yataklarına, yastıklarına ve yorganlarına aşırı bir sevgi besliyor.

ONOMATOMANİ: BELİRLİ KELİMELERİ TEKRAR ETME TAKINTISI

Bu takıntı kişinin belirli kelimelere özel bir ilgi duyması ve sürekli tekrar etmek için karşı konulamaz bir istek duyması olarak tanımlanıyor.

GAMOMANİ: EVLENME TEKLİF ETME TAKINTISI

Gamomani, insanlara sürekli olarak evlenme teklifi etme isteği duymak olarak tanımlanıyor. Bu takıntıya sahip olan insanlar genellikle kısa süre zarfında farklı insanlara dikkat çekici evlenme tekliflerinde bulunuyor ve bu davranış genellikle poligami ile sonuçlanıyor.

CARTACOETHES: HER YERDE HARİTA GÖRME TAKINTISI

İnsan beyni birçok yerde yüz şekli görmek için doğal olarak koşullanmıştır. Fakat bu koşullanma bazı insanlarda sürekli olarak harita şekli gördüğünü düşünme olarak ortaya çıkabilir. Bu kişiler genellikle yemeklerinin şeklinin bir haritayı andırdığına inanır ve baktıkları her yerde özel olarak harita motifleri ararlar.

Kaygı ve Korkular Cinsel Hayatınızı Bitirmesin

Seksin hoş bir deneyim olması gerekir, fakat eğer seksüel performans anksiyeteniz varsa, partnerinizleyken seksi hissetmeniz ve yakınlaşmanız çok zordur. Eğer sürekli şöyle düşünüyorsanız: “Doğru mu yapıyorum?”, “Partnerim bundan hoşlanıyor mu?”, “Şişman mı gözüküyorum?”, seksten zevk alamayacak kadar kendinizi meşgul ediyorsunuz demektir.
Sürekli görünüşünüz ve yataktaki performansınız hakkında dertlenmek, seksi stresli ve sinir bozucu hale getirir. Hatta seksten kaçınmanıza bile sebep olabilir.
Seks fiziksel bir reaksiyondan daha fazlasıdır. Uyarım emosyonlarınıza da bağlıdır. Eğer zihniniz sekse odaklanamayacak kadar stres yüklüyse, bedeniniz de heyecanlanamaz.

Birçok farklı türde kaygı seksüel performans anksiyetesine sebep olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır:

-Yatakta başarılı olamama ve partnerini tatmin edememe korkusu
-Kilolu olma hakkındaki endişeler dahil olmak üzere, zayıf beden imajı
-İlişkideki zorluklar
-Erkeklerdeki penis boyunun uygun ölçülerde olmama endişesi
-Erkeklerde erken boşalma veya orgazma geç ulaşma endişesi
-Kadınlarda orgazm olamama veya seksten zevk almama anksiyetesi

Bu anksiyeteler bedeninizin “savaş veya kaç” diye adlandırılan bir reaksiyonu ateşlemesine sebep olur. Epinefrin ve norepinefrin gibi stres hormonları esasen vücudunuzu koşmaya ve bir tehlikeyle karşı karşıya gelmeye hazırlayan bir dizi reaksiyon olarak salınır. Elbette ki partneriniz bir tehdit değildir, bu yüzden bu reaksiyon yakınlaşmanızda ters tepkiye sebep olur.

SEKSÜEL PERFORMANS ANKSİYETESİ SEMPTOMLARI

Zihin durumunuzun tahrik olmanız üzerinde büyük bir etkisi vardır. Cinsel açıdan çekici olduğunu düşündüğünüz biriyle bile olsanız, partnerinizi memnun edip edemeyeceğiniz hakkında endişelenmeniz, bunu imkânsız hale getirir.
Erkeklerde stres hormonlarının etkilerinden biri de kan damarlarının büzülmesidir. Penise giden az kan ereksiyonu zorlaştırır. Hatta bazı erkekler seksüel performans anksiyetesiyle başa çıksalar bile erekte olmakta zorlanırlar.
Seksüel performans anksiyetesi kadınlarda erkeklerde olduğu kadar sık görülmez, fakat kadınlarda da uyarımı etkileyebilir. Anksiyete kadının cinsel ilişkiye girmesini zorlaştıracak kadar kuruluğa sebep olabilir ve fiziksel arzuyu köreltebilir.
Anksiyete hem kadının hem de erkeğin arzusunu söndürebilir. Performansınız hakkında endişelenirken, yatakta yaptığınız şeye konsantre olamazsınız. Dikkati dağılmış sevgili ihmalkar sevgilidir, bu da sizi daha da başarısız yapar. Uyarım gerçekleşse bile, orgazm gerçekleşemez.
Seksüel performans anksiyetesi bir kısır döngüye dönüşebilir. O kadar endişelenirsiniz ki başarısız olursunuz, bu da daha fazla anksiyeteye yol açar.

SEKSÜEL PERFORMANS ANKSİYETESİNİN ÜSTESİNDEN GELMEK

Eğer seksüel performans anksiyeteniz varsa bir doktora görünün seksle ilgili rahatça konuşabileceğiniz biri olsun. Doktor sizi muayene ederek ve bazı testler yaparak sebebin tıbbi veya ilaçla ilgili bir şey olup olmadığına bakacaktır. Bundan sonra doktorunuz seks geçmişinizle ilgili sorular soracaktır, bu anksiyetenin ne kadar zamandır sürdüğünü ve seksle aranıza giren düşüncelerin neler olduğunu irdeleyecektir.

İlaçlar ve diğer tedaviler fiziksel sebeplerden dolayı oluşan iktidarsızlık problemini iyileştirir. Eğer ortada tıbbi bir durum yoksa aşağıdaki yaklaşımlardan birini önerebilir:

-Terapistle görüşün. Cinsel problemlerin tedavisinde uzmanlaşmış bir terapistten randevu alın. Terapi kendi cinselliğinizle daha rahat olmanızı öğretir ve seksüel performans anksiyetesine sebep olan meseleleri anlamanıza ve daha sonra bunları azaltmanıza veya elemenize yardımcı olur. Erken boşalma problemi olan erkekler, örneğin, boşalma üzerinde daha iyi kontrol sağlayabilecekleri bazı teknikleri deneyebilirler.

-Partnerinize karşı açık olun. Anksiyeteniz hakkında partnerinizle konuşmak bazı endişelerinizin azalmasına yardımcı olur. Beraberce bir çözüme ulaşmaya çalışmak, sizin bir çift olarak yakınlaşmanızı sağlar ve cinsel ilişkinizi geliştirir.

-Başka yollarla yakınlaşın. Tam olarak seks yapmadan yakınlaşmanın başka yolları da vardır. Partnerinize masaj yapın veya beraber sıcak bir banyo yapın. Birbirinize sırayla hoşa gidecek ve özdoyuma ulaşacak şekilde dokunun, böylelikle her zaman cinsel başarı baskısı altında kalmazsınız.

-Egzersiz yapın. Egzersiz yaparak sadece bedeninizden hoşnut kalmayacaksınız, aynı zamanda yataktaki gücünüz de artacaktır.

-Dikkatinizi başka yöne çevirin. Sevişirken romantik bir müzik veya seksi bir film koyun. Sizi tahrik eden bir şey düşünün. Zihninizi cinsel performansınızdan uzaklaştırmak, heyecanlanmanızı engelleyen endişelerinizi ortadan kaldırabilir.

Son olarak, kendinizi zorlamayın, görünüşünüz ve yataktaki becerileriniz yüzünden kendinizi cezalandırmayın. Seksüel performans anksiyetesi için yardım alın ki, sağlıklı ve zevkli bir cinsel hayatınız olsun.


10 Mart 2015 Salı

Şekere İyi Gelen Yiyecekler

Şeker hastalığı, kandaki şeker seviyesinin yüksek düzeylerde olmasına yol açan kronik bir hastalıktır ve genellikle beslenmenin düzenlenmesi ile kan şekeri dengesi sağlanabilmektedir. Uygun bir beslenme sadece hastalığın belirtilerini hafifletmekle kalmaz, ilerlemesini ve daha ciddi komplikasyonlara yol açmasını engeller. Uzun süre tedavi edilmeyen şeker hastalığının yol açabileceği diğer hastalıklar arasında kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları, hipertansiyon, gözlerin bozulması ve işitme kaybı bulunmaktadır. Sizin sağlık koşullarınıza en uygun diyet ancak doktorunuz tarafından belirlenebilir ancak şeker seviyesini düşürdüğü bilinen bazı gıdaları tüketerek tedavi sürecini hızlandırabilirsiniz.

Şeker ve Beslenme

Bakliyat:
 Fasulye, bezelye ve mercimek gibi baklagiller yüksek oranda suda çözünen besin lifi içerir ve glisemik indeksleri düşüktür. Besin lifi içeren yiyecekler şekerin kana karışma sürecini yavaşlatır ve kan şekeri kontrolüne yardımcı olur. Lif aynı zamanda besinlerden gelen kolesterol emilimini yavaşlatarak kalp hastalıkları riskini düşürmektedir. 2001 yılında yapılan ve “Nutrition Reviews” adlı bilimsel dergide yayınlanan araştırmaya göre 6 hafta boyunca günde ortalama 25 gram besin lifi tüketen tip 2 diyabet hastaların şeker ve kolesterol seviyelerinde, besin lifi tüketmeyen hastalara oranla önemli iyileşmeler kaydedilmiş.

Tahıllar:
 İşlenmemiş kepekli tahılların glisemik indeksi düşüktür ve vücut tarafından işlenmesi zamana yayılarak kan şekerinde ani dalgalanmalara yol açmadan enerjiye dönüştürülür. Kepekli makarna, tam tahıllı çavdar ekmeği ve kepekli tahıllar kan şekerini sabit tutarken yüksek glisemik indekse sahip olan rafine edilmiş tahıllar kan şekerinde ani yükselmelere neden olabilir.

Omega 3 Yağ Asitleri:
 Omega 3 yağ asitleri özellikle şeker hastalığı nedeniyle oluşabilecek kalp ve damar rahatsızlıklarını engellemek için önemlidir. Bu esansiyel yağ asitleri vücut tarafından üretilmediği için tüketilen gıdalar yoluyla alınmalıdır. Keten tohumu ve ceviz dışında tuzlu su balıkları yiyerek yeterli miktarda omega 3 yağ asidi alabilirsiniz.

Tarçın:
 Yemeklerinizde ekstra tat için kullanabileceğiniz tarçının şekere etkileri hakkında 2003 yılında yapılan ve “Diabetes Care” dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre 1-6 gram arası tarçın tüketmek kan şekeri dışında kolesterol ve yağ oranını da düşürüyor ve tip 2 diyabet hastalarında kalp krizi riskini azaltıyor.

Sebze ve Meyve: 
Mineral, vitamin bakımından zengin olan sebze ve meyveler aynı zamanda lifli yapılarıyla kan şekerinin sabit kalmasına yardımcı olur. İçerdikleri antioksidanlarla bağışıklık sistemini de geliştiren sebzeler ve meyveler arasında lahana, karalahana, portakal, ıhlamur, limon, şalgam, brokoli, turp, ıspanak, greyfurt, çilek ve böğürtlen ilk sıralarda gelmektedir. Şekeri olanların yağ, tuz veya sos eklenmiş sebzeleri, yüksek oranda sodyum içeren konserve sebzeleri ve turşu tüketmeleri önerilmez.

Yağsız Et:
 Daha az miktarda doymuş yağ içeren yağsız et kolesterol düzeyini düşük tutmak için idealdir ve bol miktarda protein içerir. Ringa, somon, sardalye, alabalık, ton balığı, karides, derisiz tavuk ve hindi gibi etlerden vücudunuzun ihtiyaç duyduğu proteini alabilir ve kalp hastalıkları riskini azaltabilirsiniz. Eti pişirirken kızartma yerine haşlama yöntemini kullanın.

Zeytinyağı: 
İyi kolesterolü yükselten ve damar tıkanıklığına karşı koruma sağlayan zeytinyağını yemeklik yağ olarak kullanabilirsiniz. Zeytinyağı insülin direncini azaltarak kan şekerini sabit tutmaya yardımcı olur.

Şeker Hastaları Diyabet Tatlı Tarifleri

  Şeker hastalarına özel bir yazımızla daha karşımızdayız. Bugünkü ağırlıklı konumuz şeker hastalarına özel yiyecekler, tatlılar, şekere iyi gelen yiyecekler ve kolayca hazırlanabilecek yemekler.
Bildiğiniz üzere şeker hastalarının en çok kaçınması gereken besinlerden biri pirinç. Şeker hastası bulunan bir evin mutfağına pirinç girmemelidir. Peki şeker hastaları hiç pilav yemeyecekler mi? tabiikide yiyecekler fakat pirinç pilavı değil. Bulgur pilavı, arpa şehriye pilavı yiyebilirler. Hem kalorisi daha düşüktür hemde dozunda yendiğinde şekeri çıkartıcı etkisi yoktur.

Şekeri dengelemeye yardımcı olan bir diğer besin tarçındır. Çubuk tarcını sıcak suyun içerisinde 5 dakika demleyip içebileceğiniz gibi, 1 yemek kaşığı toz tarçını  bir kase yogurtla karıştırarakta tüketebilirsiniz. Tarçın yoğurt karışımını öğlen yemeğinden önce tüketmenizi öneririm.

Canınız baklava çekiyor ama şerbetinde şeker olduğu için yiyemiyorsunuz.. Büyük marketlerde diyet baklava bulanilirsiniz lakin içinde şeker vardır diye düşünüp güvenmiyorsanız evde kendi baklavanızı yapıp şerbetini diyabetik şekerinizden yapabilirsiniz.
Baklava gibi bir çok şerbetli tatlıyı evde şerbetini kendi şekerinizden yapmanız şartı ile yiyebilirsiniz. Şeker hastalarının yiyebileceği yiyeceklerden bugünlük bu kadar ilerleyen günlerde yeni önerilerle burada olacağız. Sağlıcakla kalınız.

Şekeri Düşüren Yiyecekler

Şeker hastasıysanız büyük ihtimalle hangi yiyeceklerin kan şekerini yükselttiğini, ne zaman karbonhidrat, protein ve lif tüketmeniz gerektiğini biliyorsunuzdur. Şeker hastalığını kontrol altında tutabilmek için uygun beslenme programına bağlı kalmak 1. derecede önem taşır. Şeker hastası değilseniz, ancak kan şekerinin yüksek olması nedeniyle; sürekli susuzluk, aşırı iştah, görme sorunları, sık idrara çıkma gibi problemler yaşıyorsanız, şekeri düşürmek için bazı gıdalardan faydalanabilirsiniz. Uzmanlar, şekeri seviyesindeki dalgalanmalara engel olmak için, düşük glisemik indeks seviyesine sahip, karbonhidrat içeren besinlerin tüketilmesini öneriyor. Gıdaların “glisemik indeks – GI” seviyesi, kan şekerini direkt olarak etkileyen bir değerdir. Ayrıca bazı baharatlar, sağlıklı yağlar ve bitkiler yemeklere lezzet katmak ve şekeri düşürmek için kullanılabilir.

Şekeri Düşüren Besinler

Kan şekeri seviyesini sabit tutmak veya yavaş yükselmesini sağlamak için önerilen besinler, aynı zamanda zayıflamaya da yardımcı olarak fazla kiloların neden olduğu kalp hastalıkları ve yüksek tansiyon riskini azaltır. Aşağıdaki listelenen “şekeri düşüren yiyecekler” tam liste değildir ve bu listedeki gıdalar kişinin sağlık durumuna göre değişebilir. Kan şekerini kontrol etmek için size en uygun beslenme programını bir uzmandan alabilirsiniz.
Keten Tohumu: Yüksek miktarda besin lifi ve sağlıklı yağ asidi içeren keten tohumu şekeri düşürmek için kullanılabilir. Keten tohumu aynı zamanda, sağlıklı yağ asitleri olan ve vücudun üretmediği pmhe-3 ve omega-6 yağ asitleri ile genel sağlığınıza katkıda bulunur.
Badem: Sağlıklı yağ ve protein bakımından zengin olan fındık metabolizmayı güçlendirerek, insülin direncinin kontrol edilmesine yardımcı olur. Bu özelliği nedeniyle şeker hastalığı riskini azaltmak için günde 10-15 adet badem tüketilmesi önerilmektedir.
Tarçın: Kötü kolesterol olarak bilinen “düşük yoğunluklu kolesterol”ü düşürmek için etkili bir baharat olan tarçın aynı zamanda insülin etkisini taklit ederek kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur. Düzenli olarak günde yarım çay kaşığı tarçın tüketmek kan şekeri seviyesini yaklaşık %20 oranında düşürür. Kan inceltici ilaç kullanıyorsanız tarçın kullanmaya başlamadan önce doktorunuza danışın.
Tatlı Patates: Düşük glisemik indeks değerine sahip tatlı patates kan şekerini sabit tutan besinler arasında yer almaktadır. Tatlı patates yendiğinde kan şekerini yavaş yavaş yükseltir ve uzun bir süre aynı seviyede kalmasını sağlayarak açlık hissi yaşanmasını engeller.
Limon ve Elma Sirkesi: Asitli limon ve elma sirkesi yüksek karbonhidratlı yemeklerle birlikte tüketildiğinde glisemik indekslerinin düşmesine yardımcı olur. Eğer glisemik indeksi yüksek gıdalardan oluşan bir öğün yiyecekseniz aynı öğünde limon ve sirke tüketmek, yemek sonrası kan şekerinin aşırı yükselmesini engel olacaktır.

Glisemik İndeksi Düşük Bazı Gıdalar

Glisemik indeks, gıdaların tüketildikten sonra, kan şekerini ne kadar çabuk yükselttiğini gösteren bir “değer” listesidir. Düşük GI değerine sahip gıdalar kan şekerini daha yavaş yükseltir, sağlıklı olarak kabul edilir ve kilo vermeye yardımcı olur. Yüksek GI değerine sahip gıdalar sağlığa zararlı olmayabilir ancak kan şekerini aniden yükselterek özellikle şeker hassasiyeti bulunan kişilerde bazı sorunlara yol açabilir. Örneğin; C vitamini bakımından zengin olan portakal suyunun vücuda pek çok faydası bulunmasına karşın, şekeri 1 kase yulaftan çok daha kısa sürede yükseltebilir. Bu, karbonhidratın türü ve besin lifi ile ilgilidir.

Az yağlı yoğurt
Soya sütü
Az yağlı süt
Müsli
Kepek
Çavdar
Buğday
Bezelye
Havuç
Patlıcan
Brokoli
Karnabahar
Lahana
Mantar
Domates
Biber
Marul
Yeşil fasulye
Soğan
Kiraz
Erik
Greyfurt
Şeftali
Elma
Armut
Kuru kayısı

Glisemik İndeksi Yüksek Bazı Gıdalar

Bu listede bulunan gıdalar, yendikten sonra kan şekerinin çabuk yükselmesine neden olduğu için şeker sorunu yaşayanlara önerilmemektedir.
Pirinç gevreği
Beyaz ekmek
Baget
Kabak
Karpuz
Kavun
Patates kızartması
Beyaz pirinç
Dondurma

Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kan şekerini çabuk yükselten gıdalarla beslenmek, bir süre sonra vücudunuzun insüline karşı direnç kazanmasına ve dolayısıyla tip 2 diyabete neden olabilir. Tip 2 diyabet, eski adıyla “yetişkin diyabeti” günümüzde çocuklarda da görülmektedir. Ayrıca besin değeri düşük, basit karbonhidratlar glikoz depolanmasına yol açar ve bunun sonucu olarak öğrenme yeteneği azalabilir ve hafıza olumsuz yönde etkilenebilir. Kan şekeriniz çabuk yükseliyorsa ve dengesiz beslendiğinizi düşünüyorsanız bir uzmana danışarak size uygun bir diyet programı konusunda yardım alabilirsiniz.

Şeker Hastaları Ne Yemeli ?

Şeker hastalığının yol açabileceği olası komplikasyonlar büyük oranda doğru beslenme ile kontrol altında tutulabildiği için şeker hastaları “acaba ne yemeliyim ya da ne yememeliyim” sorusunu sık sık sorarlar. Şeker hastalığı teşhisi konduktan sonra doktorunuz mutlaka hangi gıdalardan uzak durmanız gerektiğini ve hangilerini gönül rahatlığıyla tüketebileceğinizi size söyleyecektir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta “fazla” endişe etmemektir. Çünkü tükettiğiniz miktarı bilerek, kontrollü olmak koşuluyla aşağı yukarı her türlü gıdayı tüketebilirsiniz. Beslenme programınızda yapacağınız küçük değişikliklerle çok olumlu sonuçlar elde edebileceğinizi unutmayın.
Şeker Hastaları İçin Beslenme Önerileri

Tip 1 Diyabet: 
Tip 1 diyabet hastaları yüksek lifli gıdaları tercih ederek kan şekerinin yavaş yavaş yükselmesini hedeflemelidir. Karbonhidratlar, kan şekeri üzerinde yağ ve proteinlerden daha belirleyicidir ancak “0 karbonhidrat tüketmek” diye bir durum söz konusu değil. Bu nedenle tükettiğiniz karbonhidratları özenle seçmelisiniz.
Rafine karbonhidratları yavaş yavaş beslenmenizden çıkarın. Beyaz ekmek, makarna, beyaz pirinç, şekerleme ve atıştırmalıkları olabildiğince azaltın. Bu tip rafine karbonhidratların yerine daha sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını koymak için aşağıdaki listeden faydalanabilirsiniz.
Beyaz pirinç yerine esmer pirinç,
Normal patates yerine tatlı patates,
Normal makarna yerine kepekli makarna,
Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği,
Şekerli kahvaltılık gevrekler yerine müsli,
Mısır yerine bezelye ya da yeşil yapraklı sebzeler tüketebilirsiniz.

Tip 2 Diyabet: 
Tip 2 diyabette önemli olan nokta şeker tüketiminin kontrol altında tutulmasıdır. Ancak bu şekeri tamamen bırakmanız gerektiği anlamına gelmiyor. Başlarda şekeri azaltmak sorun olacaktır, fakat aynı tuz gibi tükettiğiniz şeker miktarını azalttıkça daha önce hiç tatlı gelmeyen meyvelerin aslında ne kadar tatlı olduğunu fark edeceksiniz.
Şekerli içecekler (kola, hazır meyve suyu, soğuk çay…) yerine maden suyu sodası veya su için.
Evde hazırladığınız yemeklerde, tarifte verilen şeker miktarının yarısını kullanın. Merak etmeyin bir süre sonra damak tadınız eksilen şekere alışacaktır. Yemeklere tat vermek için şeker yerine tarçın ya da vanilya kullanabilirsiniz.
Canınız çok tatlı çektiyse ağır bir tatlı yemek yerine kendi tatlınızı kendiniz hazırlayın. Örneğin 1 adet muzu dilimleyip 1 yemek kaşığı yağsız yoğurtla karıştırıp 5 dakika buzlukta bekleterek tatlı olarak yiyebilirsiniz.
Diğer Öneriler
Tükettiğiniz yağ miktarını, özellikle doymuş yağları azaltın. Yağı azaltmak hem kilo kontrolü hem de genel sağlınız açısından oldukça faydalıdır. Kızartma gıdalar, margarin gibi yağ kaynakları yerine omega yağ asitleri bakımından zengin doğal ve işlenmemiş yağları tercih edin . Yoğurt, peynir gibi süt ürünlerini seviyorsanız yağsız olanlardan kullanın. Yağlı kırmızı et yerine haşlanmış ya da fırında pişirilmiş balık yiyin. Salatalarda kremalı soslar yerine zeytinyağı, sirke ya da limon kullanın.
Daha fazla sebze ve meyve yiyin. Vücudunuz için gerekli vitamin, mineral ve besin lifini almak için günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketmeye çalışın. 1 adet elma ya da 1 adet muz 1 porsiyon meyve sayılabilir.
Beslenmenize fasulye ve mercimeği ekleyin. Fasulye, nohut, bezelye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek kan şekerini kontrol altında tutmanıza yardımcı gıdalardır.
Tükettiğiniz balık miktarını arttırın. Somon, ton, uskumru gibi yağlı, soğuk su balıkları başta olmak üzere haftada en az 2-3 öğün balık yiyin. Bu özellikle kalp sağlınız için oldukça önemli.
Tuzu azaltın. 1 günde tükettiğiniz tuz miktarını 6 gramın altında tutun. Hazır gıdalardan uzaklaştıkça bunun daha kolay olduğunu göreceksiniz.
Sonuç olarak “şeker hastaları ne yemeli” sorusunun cevabı aslında herkesin “sağlıklı beslenme” adına dikkat etmesi gerekenlerle örtüşüyor. Şeker hastası olmasanız bile, genel sağlığınızı ve kilonuzu korumak için tükettiğiniz karbonhidratlara, yağa ve şekere dikkat etmeniz gerekiyor. Uzmanlar şeker hastalarının kontrollü olmak koşuluyla her türlü gıdayı tüketebileceklerini belirtiyorlar. Ancak daha detaylı ve sizin sağlık koşullarınıza tam olarak uyumlu bir beslenme programı için bir uzmana danışabilirsiniz.