25 Şubat 2015 Çarşamba

Diyette Psikolojinin Önemi

Depresyonun en büyük sebeblerinden biridir kilo problemi. Özellikle günümüzde bu sorunun daha da büyüdüğünü görüyoruz. Kilosu çok olan veya psikolojik olarak bu şekilde düşünen kişilerde insanlardan kaçma, toplumdan kendini soyutlama, arkadaş çevresinden uzaklaşma ve maalesef kendine güvensizlik sorunları gözlemlenmektedir.
      Bir çok kişi değişik heveslerle diyet programlarına başlıyor ve çoğunlukla hayal kırıklığı yaşıyorlar. Burada kilit kelime 'heves'. bir anlık hevesle başlanan, beyinde kendini ikna etmeyen denen diyet programlarının sonuç vermemesine şaşırmamak gerek.
       Önemli olan kişinin diyete değil, sağlıklı besinler tüketmeye yani sağlıklı bir hayat için kendini tamamen ikna etmesi gerekiyor. Kararlılıkla başlanan diyetlerin, hedeflenen sonuçlarına ulaştığına çevrenizde de şahit olmuşsunuzdur. 
      Diğer bir sorun ise, diyet sırasında yapılan hatalarda hemen pes etmek ve ders çıkartmamak. Şöyle ki; diyette olmayan bir besinden tüketildiğinde diyet bozuldu diyerek bırakmak yani pes etmek.
Doğru olan ise hata olduğunu kabul ederek diyete kaldığı yerden devam edilmesidir.
     Diyet sırasında yakın çevrenizdeki insanların size psikolojik yönden destek olması bir diğer önemli konudur. Diyet sırasında arkadaşlarınızdan ve ailenizden size destek olmalarını rica ediniz.
       Diyet yaparken sağlığınıza zarar verecek diyet programlarından uzak durmalısınız.

Nasıl Popüler Olabilirim ?

Silik karakterler vardır hayatta, varlığı yokluğu fark edilmeyen. renkli giyinse dahi, siyah beyaz görünen.. aramızda da böyle insanlar var.. bu şekilde olmak yani silik olmak bir seçim midir, yoksa insanların bir tepkisi midir? 
seçimde olsa, tepkide olsa aslında bu davranışım temelinde kendine güvensizlik yatar. Bu güvensizlik fiziksel olabileceği gibi kültürelde olabilir. Unutmayın ki, herkesin bilgisi birbirinden farklıdır. Sizde eksik olan bir kültürel bilgiyi, insanlarla konuşmak, paylaşımlar yaparak edinebilirsiniz. Fakat onlardan kaçarak sadece kendinizi köreltirsiniz.
fiziki güvensizlik durumu ise, göreceli bir konu olmakla birlikte insanın kendisiyle başık olmasını gerektirir. Gülümsemekle işe başlamaya ne dersiniz . Gülümsemenin yakışmadığı kimse olamaz, gerisi zaten kendiliğinden gelecektir.

Aşkı Bulmak ( Umutsuzca )

Aşk ve ayrılık aslında anlamları birbirinden farklı kavramlar olsada, bir okadarda iç içedirler. çoğu insan ilişkisine son verdiğinde aşkının bittiğini söyler, öyleki aslında biten aşk değil saygıdır..
bir şiir de geçtiği gibi; 'ayrılıkta sevdaya dahil'. zamanında güçlü duygularla bağlanılan birinden, aşk bitti diyerek vazgeçilmez. Ya karşı taraf saygıyı yitirecek bir hata yapmıştır ya da kişi saygısını kaybettirmiştir.
bu bahsedilenler gerçek aşk yaşayan insanlar için geçerli aslında.. Öyleki son zamanlarda bazı insanların bu niteliklerin hiç birine önem vermez olduğunu görüyoruz. Hatta ne yazıktır ki özellikle aşk kavramı gün geçtikçe değerini kaybediyor..
eğer hayatınızda sizin için önemli, değerli, saygılı bir insan varsa onu kaybetmeyin. Yoksa yerine gelen kişi bakımından okadar şanslı olmayabilirsiniz.
Hayatınızdaki insan size karşı saygısız ve tutumsuzsa, kendinizi bunun için üzmeye değmez.. daha önceki yazımızda dediğim gibi siz özelsiniz, yanınızdaki insanda bunun farkında olmalı..
aşkı bulmanız ve kıymetini bilmeniz dileğiyle...

Kendine güvenin Sırları ve Sınırları

Öyle sırlar saklarsın ki içinde; ne kendine söylemeye gücün yeter, ne de başkasına söylemeye. Bu sırlar zamanla okadar büyür ki, taşınamayacak hale gelir, uykuları böler..
Peki hayat kendine bunları yaşatmaya değecek kadar uzun mu? insanın kendinde ettiğini kimse etmezmiş ona.. hayat hiç birşeye can sıkmaya değmeyecek kadar kısayken, bu kötülüğü kendimize nasıl yapabiliyoruz? insanların ya da olayların bizi bu kadar etkilemesine izin vermemekle başlasak işe.. 
Ama en başında insanın kendi değerini bilmesi, en çokta bunu anlaması gerekli. bunu başarınca kimsenin sizi incitemediğini fark edeceksiniz, unutmayınki tek önemli kişi sizsiniz.. kendinizi sevmeyi başarmanız dileğiyle..


Depresyona karşı güçlü ruhlar

Tepkisini dışa vuramayanlar olarak depresyona girmeye yakın olsakta, aslında arkasına saklanılacak bir olgudur depresyon. Çoğumuz karşımıza çıkan olaylarla savaşmak yerine bu perdenin arkasına saklanmayı tercih ediyoruz. (çok büyük vakalar dışında.) 
günümüzde insanlar en ufak olayda pes edip sendroma hatta depresyona giriyor. Peki bizim yaşadığımız olaylar karşısında güçlü durma, kendi kendimize moral verebilme yeteneğimiz yok mu ? tabii ki de var. kişi kendisinin piskologudur..
sizi kendinizden başka kimse ne ikna etme yeteneğine sahiptir, ne de tedavi edebilme yeteneğine sahiptir. Eğer illaki tedavi görmem gerekiyor diyorsanız, buna sizi inandıran yine kendinizsinizdir ve tedaviye ihtiyacınız olduğunu söyleyen insanlara inanmak yine sizin tercihinizdir.
Karşınıza çıkan olumsuz durumlarda, sakin davranarak ve çözüm arayarak depresyonu atlatmayı kolaylaştırabilirsiniz. Aklınıza gelen olumsuz tezlere, kendi pozitif antitezlerinizi üreterek kendinizi sakinleştirme ve ikna etme yeteneğine sahipsiniz. Depresyon sizi yenecek kadar güçlü bir olgu değildir, yeterki gücü kendinizde bulun.

19 Ağustos 2012 Pazar

Bipolar Nedir?

Bipolar bozukluk, bazen üzüntü ve durgunluk, yani depresyon; bazen de hem bedensel hem de zihinsel bakımdan aşırı uyarılmışlık hali, yani mani nöbetleri ile seyreden bir rahatsızlıktır. Günümüzde ilaçla kontrol altına alınabilmekte, hatta nöbetlerin ortaya çıkması önlenebilmektedir.
Manik depresif hastalık, oldukça ciddi bir ruhsal rahatsızlıktır. Dönem dönem ortaya çıkan depresyon, yani durgunluk, üzüntü ve karamsarlığın egemen olduğu (intihar arzusu da görülür) bir ruh hali ile mani, yani aşırı hareketlilik, coşku (aşırı neşe ya da sinirlilik biçiminde) nöbetleri ile seyreder.
Genellikle hem durgunluk hem de coşku uç noktalardadır ve uzun sürelidir. Bir başka deyişle ruhsal durumdaki olağan günlük değişikliklerden çok farklıdır ve hastane tedavisi gerektirir. Genellikle bahar aylarında ortaya çıkar. Hastalık aşağı yukarı her zaman mani ve depresyon dönemleriyle seyrederse de yalnızca mani ya da yalnızca depresyon olarak (ünipolar) görüldüğü de olabilir. Nöbetler arasında kişi bütünüyle normaldir.
Nedenleri
Bu rahatsızlık psikiyatride "afektif psikozlar" sınıfına girer. Bunun anlamı, hastalığın duygulanım ya da duyguların uç noktalara vardığı ruhsal değişikliklerden oluşmasıdır. Olası nedenlerden biri, duygulanımlarımızı denetleyen hormon mekanizmalarındaki bir bozukluktur. Beyinde ruh haliyle ilgili iki kimyasal madde vardır. Bunlardan biri serotonindir ve miktarın azalması ruh halinde kararsızlık ya da değişkenlik yaratır. Öteki kimyasal madde norepinefrindir ve duygulanımın türünü etkiler: Düşük düzeyi depresyonla, yüksek düzeyi ise mani ile ilgilidir.
Belirtiler
Hastalığın özelliği, belli aralıklarla (Bu sürelerde kişi bütünüyle normaldir) ortaya çıkan, birbirinin karşıtı özellikte mani ve depresyon nöbetleriyle seyretmesidir. Mani, kişinin hem fizik hem de ruhsal bakımdan aşırı hareketli ve uyarılmış bir halde bulunmasıdır. Mani nöbetindeki kişi aşırı heyecanlıdır, bütün bedensel süreçleri hızlanmış gibidir: Çok hareketlidir, çok konuşur ve eğer mani neşeli bir ruhsal zemine sahipse gülme, şarkı söyleme, abartılı boyutlarda neşe gösterileri görülür.
Hastaların bu dönemde kazançlarının üzerinde para harcadıkları, çevresindekilere armağanlar verdikleri görülür. Mani giyim kuşama da yansır. Rengarenk giysiler, abartılı makyaj göze çarpar. Düşünce akışındaki hızlanma çağrışımların artmasına neden olur. Hızlanan çağrışımlar sonucu hastanın konuşması, dinleyenlerin izlemede güçlük çekeceği ölçüde "daldan dala atlar" niteliktedir.
Ne var ki mani her zaman neşeli bir zeminde seyretmez. Öfke duygularının egemen olduğu mani nöbetleri de vardır. Bu durumda hasta saldırganlaşır, çevresindeki herkese kızgın olduğundan tehlikeli bir hale gelir. Mani nöbetlerine sabuklamalar da eşlik edebilir. Büyüklük sabuklaması, mistik sabuklamalar (kendini peygamber sanma), perseküsyon sabuklamaları (herkesin kendisine kötülük edeceğini düşünme, casusların peşinde olduğunu sanma) gibi. Öteki uç, maninin tam karşıtı olan depresyondur. Manideki her özelliğin tersi görülür: Durgunluk, karamsarlık, üzüntü ve intihar isteği. Durgunluk hem fiziksel hem de zihinsel durgunluk biçimindedir. Düşünce akışı yavaşlar, konuşma ağırlaşır, suskunlaşır. Hasta sürekli ağlar, karamsar düşünceler içindedir, iştahı kesilir. Bazı vakalarda hiç yemek yememe gibi yaşamsal tehlike de ortaya çıkar (intihar riski bir başka tehlikedir); uykusuzluk ve sıkıntı görülür. Yaşama ilişkin bütün ilgilerini yitiren hastalar derin bir umutsuzluk içine düşerler. Böylesine durgun bir biçimin yanı sıra "ajite depresyon" denilen bir tablo da görülebilir. Genellikle mani ve depresyon nöbetleri kendiliğinden ve daha çok bahar aylarında ortaya çıkar ve tedavi edilmezse haftalar, aylar boyunca sürer.
Tedavi
Gerek mani, gerekse depresyon tehlikeli olabilir. Depresyonda, özellikle de hasta iyileşmeye başladığında, intihar riski yükselir (hasta iyileştikçe intiharı gerçekleştirmek için gerekli gücü kazanır). Yeme ve içmeyi reddetme de, tedavisiz kaldığında ölümcül olabilir. Nöbetlerin iki türü de tedaviyle iyileştirilir. Manide yatıştırıcı ilaçlar, depresyonda antidepresanlar kullanılır. Çoğunlukla da hastanede tedavi gerekir.
Bu hastalığın tedavisinde, hem mani hem de depresyon nöbetini tedavi eden, daha da önemlisi önleyen bir ilaç bulunmuştur. Lityum karbonattan oluşan ilaç, yaygın bir biçiminde kullanılmaya başlanmıştır. Ancak ilacın doktor gözetiminde kullanılması ve tahlili yapılması gerekmektedir. Kan tahliliyle kandaki lityum düzeyi ölçülerek, toksik doza ulaşması önlenir.

Ramazan Bayramınız kutlu ve mutlu olsun

Mübarek üç aylarımızdan Ramazan ayının sonuna geldik. Öncelikle Ramazan bayramınızı site yönetimi olarak kutlar mutlu tatiller dileriz. Bu yıl Ramazan ayı tam yazın ortasına denk geldiği için önceki ramazanlara göre sıcak yüzünden oruç tutması özellikle çalışanlar için çok zor oldu ancak inşallah ALLAH tüm müminlerin oruçlarını kabul eder.